Merhaba sevgili okuyucu.

Aman dikkat diye başlamak istiyorum bu haftaki yazıma. Dikkat çünkü ruh ve beden sağlığınız tehdit altında olabilir. Şuan aklınızdan neler geçiyor bilmiyorum.

Genleriyle oynanmış ya da işlenmiş gıdalar mı, kimyasal maddeler mi, teknolojinin kurduğu tuzaklar mı, elektromanyetik kirlenme mi, fabrikaların çıkardığı zararlı toksik atıklar mı, küresel ısınma kaynaklı yaşanabilecek doğal afetler mi? Belki bunlar belki de çok daha fazlası...

Evet bunlar da her zaman bir tehdit unsuru ancak benim değindiğim nokta, tehlikenin belki de tam ortasında oluşunuz lakin bunun farkında olmayışınız. Üstelik, farkındalık tehlikeden alacağınız zararı minimize eden bir faktörken. Bu tehlike her yerde her zaman karşınıza çıkabilir. Tek olarak görülebildikleri gibi grup olarak da hareket edebilirler. Her biri jüri edasında dolaştıkları için kendilerini “elalem ne der jürisi“ olarak tanımlamak benim için de uygundur. Bu jüriye aldırış etmemeyi başarabilmek; özgürlüğünüz, mutluluğunuz, beden ve ruh sağlığınız açısından tahmin ettiğinizden daha çok önemlidir. Çünkü negatif ve kaygılı düşüncelerle yaşayan beynin daha çabuk yaşlandığı uzmanlar tarafından kanıtlanmıştır. Sözlerin gücü, bakışların yargısı, mimiklerin etkisi hepimizin psikolojisine dokunur. Yaşadığımız evrende insanlar birbirlerinin dostu gibi gözükse de bir taraftan da rakipleridir. Ve aynı insanlar bir eylem yapar ardından onay ve tebrik almak isterler. Sizce neden? "Ben sevdim. Bu durum beni mutlu etti." "Zevkler ve renkler tartışılmaz." "Herkesin doğrusu farklıdır."  Demek bu kadar mı zordur?

Ruh ve beden sağlığınız açısından kilit noktada seyredalan “elalem ne der jürisi “eleştirmek için her daim iş başındadır. Yorumlarının bir kısmını yüzünüze karşı söylerken, büyük bir kısmını da arkanızdan göndermede ustadırlar. Sizler er ya da geç elalem ne der jürisinin yorumlarından haberdar olur ve negatif düşüncelerin de beyninize yüklenmesiyle, değersizlik hissi kazanan benliğiniz ve siz başbaşa kalırsınız . Değersiz hissedilen bir beyin ise öğrenmeye kendini kapatır. Mutlu olma yetisini yitirir. Stres unsurları harekete geçer. Vücut fiziksel ve ruhsal olarak cendereye alınmıştır. Bildiğiniz üzere her hastalığın ilk sebebi psikolojik çöküş ve strestir. Her doktor stresten uzak durmalısınız diye başlar söze. “Elalem jürisinden“ uzak durun demek daha mı manidar olurdu acaba?

“Kendinizin iç sesini duyun başkasının fısıltısını değil.” diyebilen her birey rüştünü ispatlamış elalem jürisini etkisiz hale getirebilmiştir. Çünkü başarı ve mutluluk kendiniz gibi olduğunuzda ve kendiniz gibi yaşadığınızda sizi bulur. Neden mi? Çünkü siz bu dünyaya başkaları için gelmedininiz . Kendinizi olduğunuz gibi sevmek ve kendiniz için yaşamak, bu ömrü heba etmemek, sizin sağlığınızdır. Sağlık ise en büyük servettir. Servetinizi “elalem ne der jürisinin” önüne sermek ister misiniz? Başkaları ne der diye değil kendi mutluluğunuz için yaşayanlardansanız, kaliteli bir ömür sürmek için bir adım öndesiniz demektir. Elbette fikir almak, eleştiriye açık olmak önemli ancak bu hayatınıza karışan “elalem ne der jürisine “göre yaşamak anlamına gelmemelidir. Kendinizle konuşmayı deneyin ve sizi mutsuz eden kişi/kişiler, fikir/fikirler, eşya/eşyalar ne varsa sırtınızdan ve aklınızdan atın. Üzüntü ve sıkıntıya sebep olanları taşımaya devam ederseniz stres sizi  tepeden tırnağa sarar. İç sesinize kulak verin. Kendinize ne yapmaktan hoşlandığınızı sorun. Sonunda mutluluk varsa yapın. Çünkü siz ne yaparsanız yapın elalem ne der jürisi işini yapacak ve her koşulda beğenmeyerek sizi demoralize edecek laf ya da yorumlarda bulacaklardır. Hiçbir değişim için geç kalınmışlık yoktur. Yeniden bir siz oluşturmak için harekete geçmelisiz. Aksi halde “elalem ne der jürisine” göre yaşamak sizi yoracaktır. Size göre yanlış yapıyorsam, doğrusu hoşuma gitmemiştir mi dersiniz?

Bu güne kadar aman elalem ne der diye yaşadım bugünden sonra aman elalem ne derse desin diye yaşayacağım mı dersiniz?

O ne der bu ne der diye yaşadım her gün farklı bir insana kul köle oldum bundan sonra Allah ne der diye yaşayım ki farkım olsun mu dersiniz?

Beni çekemeyenlere tavsiyem halay, mekik, fön ya da kafa çeksinler; baktılar olmuyor sabır çeksinler mi dersiniz?

Ben sizin lafınızla baş edemedim, bu bana ders olsun ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim Buda size dert olsun mu dersiniz?

Sayın jüri dedikodularınla beni uğraştırma, senin bildiklerin kadar benim sildiklerim var mı dersiniz ?

Elalem aklından geçenleri Şeytana anlatsa belki de yapma günah derdi mi dersiniz?

Yoksa...

Telefon markanızı, araba modelinizi ,tatil keyfinizi ,damak zevkinizi, meslek tercihinizi, hayat arkadaşınızı hatta yavrularınızın kaderini elalem ne der jürisinin eline ve insiyatifine bırakmak mı istersiniz?

Kim bu elalem jürisi?

Bilirkişi mi?

Konusunda uzman bir otorite mi ?Yada kendilerinin isteyip de yapamadıklarını başkalarına da yaptırmayanlar mı?

Düşüncelerinizi ve yaşam tercihlerinizi kontrol ettiğinizde bir çok kararınızın sadece size ait olmadığını göreceksiniz veya gerçekten istediğiniz bir hayatı yaşamadığınızı.

Elalemi yok saymak imkansız elbette ama sizin üzerinizdeki etkisine dikkat etmek elinizde. Siz alleme-i cihan olsanız “elalem ne der jürisi” her zaman görevinin başında olacaktır. İnsanların beklentilerine göre hareket etmekten ve onları hayatımızın karar ve odak noktası yapmaktan çıkarttığınız gün mutlu ve sağlıklı yaşama bir adım daha atmış olacaksınız. Çünkü sizin bir vicdanınız var. Bu vicdan, inancınızla ve değerlerinizle harmanlanırsa en güvenilir bilirkişi, en güvenilir yol haritası, en güvenilir kaptan olacaktır. Binlerce kilometrelik bir yolculuk tek bir adımla başlar. Kaptanınızla yolunuz açık olsun.